Santa Claus, Kris Kringle, Noel Baba... Noel'in bu muhteşem sembolünü nasıl adlandırıyor olursanız olun büyük ihtimalle onu Kuzey Kutbunda cinleri ve geyiği ile yaşarken hayal ediyorsunuzdur. Ama gerçek Aziz Nikola bugünkü Türkiye'de, Akdeniz'in ılık, güneşli bir kasabasında yaşamıştı.
M.S. 245 yılında Fethiye yakınındaki Patara'da doğan Aziz Nikola M.S. 363 yılında tüm yaşamını Anadolu'da geçirdikten sonra hayata gözlerini yumdu. Güneybatı Anadolu'nun bir vilayeti olan Likya'da 4.yüzyılda yaşadı. Daha genç bir delikanlıyken babası vefat etti ve Nicholas'a yüklü bir servet bıraktı. Nicholas bu parayı kendi için harcamak yerine ihtiyacı olanlara özellikle çocuklara, kimliğini açıklamaksızın vermeye başladı. Gençlik yıllarında Mısır ve Filistin'e de gitti.
Nicholas daha sonra Myra (bugünün Türkiye'sinde Demre) kardinali oldu. Demre kardinali olarak dini ve sosyal çalışmaları sayesinde insanların problemlerini insancıl bir şekilde çözdü. Etrafındakilere yaptığı yardımlar dolayısıyla Aziz Nikola çocukların ve denizcilerin koruyucusu olarak biliniyordu ve Noel Baba efsanesi bugüne kadar etkisinden hiçbir şey kaybetmeden geldi.
Öldükten sonra Demre'ye gömüldü ve anısına bir kilise inşa edildi. Nicholas'a olan hayranlık Hristiyan dünyasında yayıldı ve Rusya ve Yunanistan'ın piri olarak seçildi. Avrupa'da binlerce kilise onun ismiyle adlandırıldı. 1087'de İtalyan korsanlar kemiklerinin bir kısmını çaldılar ve daha sonra adına bir ziyaret merkezi haline gelecek olan Bari'ye götürdüler. Acelelerinden kemiklerin bazılarını geride bıraktılar ve bu kemikler bugün Antalya müzesinde sergileniyor.
Denizcileri boğulmaktan kurtarmak ve şeytani bir kasap tarafından öldürülen üç küçük çocuğu yeniden canlandırmak gibi birçok mucizelerle anılıyor. Bir hikayeye göre Constantine'in rüyasına girerek üç subayı ölümden kurtarmış. Başka bir efsanede ise yoksul bir adama üç kızına kullanması için çuvallar dolusu altın vermiş. Bugün Aziz Nikola çocukların, denizcilerin, öğretmenlerin, öğrencilerin ve tüccarların piridir. Birçok ülkede Aziz Nikola'nın 6 Aralık'taki ölümü özel törenlerle ve çocuklara hediye vermek suretiyle kutlanır ve özellikle yeni yıla girişte daha da canlanır.
1951-55 yıllarında Aziz Nikola'nın aslında Santa Claus (yada Noel Baba) olduğu anlaşıldı ve yazılan birçok makale ve radyo yayınlarıyla dikkatler Türkiye üzerine çekildi. 1955 yılında bir Noel baba pulu basıldı. O tarihten sonra Noel Baba kutlamaları düzenli olarak gerçekleştirilmeye başlandı. İlk Noel Baba sempozyumu Antalya'da 5-7 Aralık 1983'de gerçekleştirildi. Bu sempozyum artık her sene gerçekleştiriliyor ve dünyanın dört bir yanından din ve bilim çevrelerinden önemli insanların katılımına sahne oluyor. Bu sempozyumlarda Anadolulu Aziz Nikola'nın insan sevgisine uygun olarak her din ve inançtan insana barış, dostluk ve kardeşlik çağrısı yapılıyor.
Finike ve Kaş arasında bulunan Myra, Finike'den 25 km ve Kaş'tan da 48 km. uzaklıkta. Altı Likya şehrinin en önemlilerinden birisiydi. Başlangıçta bir sahil kasabasıyken Demre nehrinden gelen alüvyon dolayısıyla geriye çekildi. M.S.9.yüzyılda Arapların istilasından sonra terk edildi. Kaya mezarlar, tiyatrolar ve St.Nicholas kilisesi ayakta kalarak bölgeyi tarihi öneme sahip bir turistik mekan haline getirdi. M.S.245 yılında Fethiye yakınındaki Patara'da doğan Aziz Nikola (Noel Baba, Santa Claus, Heilige Nikolaus ve Pere Noel olarak da bilinir) ömrünü Anadolu'da geçirdikten sonra M.S.363 yılında öldü. Zengin bir ailenin çocuğu olan ve iyi bir öğrenim gören Aziz Nikola kendisini insanlara yardım etmeye adamıştı. Etrafındakilere yaptığı yardımlar dolayısıyla Aziz Nikola çocukların ve denizcilerin koruyucusu olarak biliniyordu ve Noel Baba efsanesi bugüne kadar etkisinden hiçbir şey kaybetmeden geldi.
Demre Kardinali olarak dini ve sosyal çalışmaları sayesinde insanların problemlerini insancıl bir şekilde çözdü. Öldükten sonra Demre'ye gömüldü ve anısına bir kilise inşa edildi. 108'de İtalyan korsanlar kemiklerinin bir kısmını çaldılar ve Bari'ye götürdüler. Acele ederken bazı kemikleri arkada bıraktılar ve kalan bu kemikler bugün Antalya Müzesi'nde sergileniyor. Birçok ülkede Aziz Nikola'nın anısı özel törenlerle ve çocuklara verilen hediyelerle kutlanır ve her yeni yıl anısına kutlamalar yapılır. 1951-55 yılları arasında insanlar Noel Baba'nın Aziz Nikola olduğunu anlayınca dikkatler Türkiye'ye çekildi ve bu konu hakkında birçok makale yayınlandı ve birçok radyo yayını yapıldı. 1955 yılında bir Noel Baba pulu basıldı. O tarihten sonra Noel Baba kutlamaları düzenli olarak yapılmaya başlandı. Antalya'da gerçekleştirilen ilk Noel Baba sempozyumu 5-7 Aralık 1983'deydi. Bu sempozyum artık her sene gerçekleştiriliyor ve dünyanın dört bir yanından din ve bilim çevrelerinden önemli insanların katılımına sahne oluyor. Bu sempozyumlarda Anadolulu Aziz Nikola'nın insan sevgisine uygun olarak her din ve inançtan insana barış, dostluk ve kardeşlik çağrısı yapılıyor.
Letoon'a gitmek için Kınık'tan Fethiye'ye giden yolda bir kilometre ilerledikten sonra batıya dönüyor ve 1 km ilerliyorsunuz. Letoon'un geçmişi Xanthos ile yakından bağlantılı. Likya bölgesinin en önemli dini merkezlerinden biri olduğu biliniyor. Artan su seviyesi dolayısıyla arkeolojik kazılar askıya alındı. Ancak bugüne kadar ortaya çıkarılan kalıntılar bunların M.Ö 7 yüzyıl ile M.S. 6.yüzyıl arasındaki dönemden kaldığını gösteriyor. En önemli yapıt ise günümüze kadar gelmeyi başaran Yunan tarzı tiyatro.
Burası Likya'nın dağlık vilayetinin en büyük şehri ve Ksantos nehri vadisinde bulunuyor. Pers istilasına kadar bağımsız bir devletti. Şehirlerini savunan Xanthos'lular işgalcileri geri püskürtemeyeceklerini anlayınca kadınlarını öldürüp kendilerini de ateşe atarak intihar ettiler. Hayatta kalan yaklaşık 80 aile ve oraya göçen insanlar şehri yeniden inşa etti ancak 100 sene sonra çıkan bir yangın şehri yine yerle bir etti. Buna rağmen şehir yeniden inşa edildi ve batı ile iyi ilişkiler kurması dolayısıyla önemli bir merkez olarak kabul edildi.
Bununla birlikte Xanthos'u yeni bir felaket bekliyordu. Atinalıların M.S.429'da getirmek istediği vergilere karşı çıkmaları dolayısıyla şehir büyük ölçüde yok edildi ve sakinleri bir savaşın içine çekildi. Ve böylece Xanthos bir ‘felaketler şehri' haline geldi. Şehir Likya akropolünden, buranın dışında kalan kısımlardan ve Roma akropolünden oluşuyor. En ilginç bina Roma tiyatrosu ve tiyatronun batı kıyısında ayakta kalan kısımları. Bunların en önemlisi bir kaya üzerine oturtulmuş olan bir aile lahiti olan Harpy Anıtı. Rölyeli bu lahitin orjinali İngiltere Müzesi'nde yer alıyor. Yerinde ise çok iyi bir kopyası var. Bunun dışında, M.Ö. 6.ve 1.yüzyıllardan çok ilginç Likya lahitleri de görülebilir.
Kalkan-Fethiye otoyolu üzerinde Kalkan'dan yaklaşık 10 km sonra güneye dönüp yol boyunca 10 km daha ilerlediğinizde Patara'ya varırsınız. Akropol'deki resimli seramikler şehrin M.Ö 5.yüzyıldan kaldığını kanıtlıyor. Patara kapılarını Büyük İskender'e açarak önemli bir liman şehri haline geliyor. Ayrıca burası Aziz Nikola'nın da doğum yeri. Biri Patara'ya giden üçlü geçidin M.S. 100'de inşa ettiğine inanılıyor. En önemli varlıklarından birisi ise şu anda kumların altında gömülü olan tiyatrosu.
Kekova'nın batısından devam ettiğinizde üç tarafı dağlarla çevrili muhteşem bir bölge olan Kaş'a varıyorsunuz.
Bugünün Kaş'ı Likya'lıların sahil kenti. 'Phellos' Yunancada 'taşlık yer' anlamına geliyor ve bu isim Kaş'ı son derece güzel bir şekilde tarif ediyor. Son derece iyi korunmuş taş mezarları ve tiyatrosu görülmeye değerler manzaralar arasında. Kaş bugün küçük ama çok çekici bir sahil kasabası.
Cana yakın yerli balıkçı halk sizi en sevdiğiniz koy yada sahile memnuniyetle götürecektir. Kaş'ın berrak, serin sularında yüzmek ve dalmak unutulmayacak bir deneyimdi.